SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CİHAD VE’S-SİYER

<< 1234 >>

DEVAM: 98. MÜŞRİKLERİN HEZİMETE UĞRAMASI VE SARSILMALARI İÇİN BEDDUA ETMEK

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا حماد، عن أيوب، عن ابن أبي مليكة، عن عائشة رضي الله عنها: أن اليهود دخلوا على النبي صلى الله عليه وسلم فقالوا: السام عليك، فلعنتهم، فقال: (ما لك). قلت: أو لم تسمع ما قالوا؟ قال: (فلم تسمعي ما قلت: وعليكم).

 

[-2935-] Aişe r.anha anlatıyor: Bir defasında Yahudiler Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek: "Es-Samu Aleyke (= Ölüm senin üzerine olsun)!" dediler. Ben bunu duyunca onlara la'net okumaya başladım. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "Ne oldu, niye böyle la'net okuyorsun?" deyince ben: "Sen onların ne dediklerini duymadın herhalde!?" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem da: "Sen de benim dediğimi duymadın galiba. Ben de onlara: "ve alekum (= Sizin üzerinize de)" dedim."

 

Tekrar: 6024, 6030, 6256, 6395, 6401, 6927

 

 

AÇIKLAMA:     Bakara suresinin tefsirinde bu konuyla ilgili ayrıntılı açıklamavar. Hz. Ali'nin naklettiği rivayette Resulullah s.a.v. müşriklerin evlerinin ve kabirlerinin ateşle dolması için beddua etmiştir. Ancak bu bedduada onların hezimete uğramasına yönelik bir beddua bulunmamaktadır. Fakat evlerinin yanması demek onların sarsılması ve hezimete uğraması demektir. Ebu Hureyre'nin naklettiği rivayet ise başlıkta kullanılan genel ifadenin kapsamına girer.

 

 

باب: هل يرشد المسلم أهل الكتاب أو يعلمهم الكتاب.

99. BİR MÜSLÜMAN EHL-İ KİTABTAN OLANLARI İRŞAD EDER Mİ VEYA ONLARA KİTAB'I ÖĞRETİR Mİ?

 

حدثنا إسحاق: أخبرنا يعقوب بن إبراهيم: حدثنا ابن أخي ابن شهاب، عن عمه قال: أخبرني عبيد الله بن عبد الله بن عتبة بن مسعود: أن عبد الله بن عباس رضي الله عنهما أخبره:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كتب إلى قيصر وقال: (فإن توليتم فإن عليك إثم الأريسيين).

 

[-2936-] Abdullah İbn Abbas r.a.'ın naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kayser'e şöyle yazmıştır: "Eğer yüz çevirirsen, senin halkın olan çiftçilerin tamamının (Erisilerin) günahını da yüklenmiş olursun!"

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Buhari'nin başlıkta kullandığı ilk Kitab kelimesi Tevrat ve İncil'i ifade ederken ikinci Kitab kelimesi daha genel bir anlama sahiptir. Ikinci Kitab kelimesi Kur'an, Tevrat, İncil ve diğer yazılı belge ve kitapları kapsamına alır.

 

Bu rivayetle ehl-i kitabın irşadı söz konusu olduğu halde doğrudan onlara Kitab’ın öğretilmesinden bahsedilmediği için şu açıklamayı yapmak gerekir:

 

İmam Buhari Resulullah s.a.v.'in Kayser’e bazı Kur'an ayetlerini Arapça yazdığını düşünmüş olmalıdır. Buna göre Nebi s.a.v. muhataplarını Arap alfabesini öğrenmek zorunda bırakmış olmaktadır. Selef alimleri arasında bu konuda görüş ayrılıkları vardır. İmam Malik'e göre Müslüman olmayan birisine Kur’an öğretmek yasaktır. Ebu Hanife buna müsaade etmiş, İmam Şafii'den ise birbirinden farklı iki görüş nakledilmiştir.

 

Bana kalırsa bu konudaki doğru görüş şu iki durum arasında ayırım yapmaktır:

 

1. Ehl-i kitaptan bazı kimseler İslam'a karşı ılımlıdır ve bu dine girmek konusunda isteklidir. Ayrıca bunların Kur'an'ı öğrenmeleri durumunda olumsuz görüşler beyan etmeleri ve Kur'an'a saldırıp saygısızlık etmeleri de düşünülmez. Böyle olan ehl-i kitaba Kur'an öğretilebilir.

 

2. Bazı ehl-i kitab ise böyle değildir ve İslam'a gireceklerine dair herhangi bir umut taşınmamaktadır. Ayrıca Kur'an'ı öğrendikleri takdirde dine ve Kur'an'a saygısızlık edecekleri de büyük bir olasılıktır. İşte böyle olan ehl-i kitaba Kur'an öğretilmez.